Kürdistan’da bilinen klasik bir Kürt aşk – Klamıdır- öyküsüdür. Klam nedir? 

Klam, bazıların bildiği gibi stran ( şarkı) değildir. 

Strandan farklı olarak içinde teatral nüveler de barındırır. 

Hatta teatral bir gösteri olduğunu belirtebiliriz. 

Dengbéj bir tiyatrocu gibi hikâyede geçen tüm kişilerin rolünü sözel olarak yerine getirir. 

Kesinlikle Anadolu’daki meddahlarla karıştırmasın. Bazıları dengbéjleri anlatırken meddahlara benzetir. 

Dengbéjlik kendi başına bir sanat türüdür. Müzik ile tiyatro arasında yer alır. Daha doğrusu müzik ile tiyatrodan oluşur. 

Şimdi bu kısa girişten sonra Heso û Nazé’nin hikâyesine geçebiliriz. 

Eğer bu hikâye yeterince gündeme getirilirse en az Mem u Zîn, Romeo ve Juliet kadar önemli bir eserdir. 

Talihsizliği Shaskepeere tarafından yazılmamış olmasıdır. Hikâyenin orijinal dili Kürtçenin Xerzan ve Serhat şivesidir. 

İlk kimin tarafından söylendiği bilinmiyor. 

En çok Dengbéj Şakiro ile Salihé Qubîné tarafından söylendiği bilinmektedir. Ancak eser her iki sanatçıya da ait değildir. 

Hikâye Zîla vadisindeki Hasan Evdalê ırmağında başlar Heso ile Nazé birbirini seven iki gençtir. 

Nazé güzelliği ile bölgede ün yapmıştır. Ağanın kızıdır. Babası oldukça zengindir. Heso ise yakışıklıdır. Tek bildiği şey kaval çalmak ve dengbéjlik yapmaktır, yani sanatçıdır. Yoksuldur. Anne babası ölmüş ağabeyi Qulîxan’ın yanında kalıyor. Heso ile Nazé’nin buluşma yeri genelde nehir kıyısıdır. (Hesen Evdal ırmağı) Yine nehir kıyısında buluşurlar. 

Nazé Heso’ya der: “ artık yeter kaç yıldır böyle buluşuyoruz. Arkadaşlarım arasında rezil oldum. Seninle hep böyle görüşmem hoş değildir. Gel beni babamdan iste” 

Heso büyük bir ah çekerek cevap verir: “ ben de seni almayı arzuluyorum. Ama neyle alacağım. Ne malım ne de mülküm var. İstesem de baban seni bana vermez.” 

Nazé onu ikna etmeye çalışır: “gelir beni istersin. Babam vermezse o zaman kaçırırsın. Kimse o zaman beni yadırgamaz. Demez kocaya kaçtı. Derler gençtiler, birbirlerini sevdiler babası vermedi kaçtılar. O zaman kimse bana da bir şey demez, onurum zedelenmez.” 

Heso, inanmayarak ama sevdiğinin dediğini yapma mecburiyetiyle kendini hisseder kabul eder: “tamam, babana söyle seni istemeye geleceğiz.” 

* * 

Heso, ağabeyi Qulîxan’a söyler. Qulîxan onunla dalga geçer: “Nerde görülmüş ağanın kızını, kurmanca verdiğini (Kurmana, aşireti olmayan yani soylu olmayan kişi demektir) aklını mı yedin Heso!” 

Heso ısrar eder, Qulîxan istemese de kabul eder. 

Nazé babasına söyler. Babası Heso ile Nazé’nin aşkından haberdardır. 

Kendi kendine düşünür ‘ eğer kızımı vermezsem Heso ile kaçar o zaman rezil olurum. 

En iyi yapamayacağı bir koşul öne süreyim ki vazgeçsin’ Qulîxan ağanın divanına Heso ile beraber çıkar.

Ağa Heso’nun çalışamayacağını bildiğinden zor bir şart öne sürer: “Heso yedi yıl boyunca koyunlarımı güdecek, bağ bahçelerime bakacak. Kabul ederse kızımı vereceğim” 

Heso, şartı kabul eder. Hayatında iki koyun güdemeyen Heso, çalışmaya başlar. Çalışma esnasında hastalanır. 

Nazé’nin güzelliği bölgede ün saldığından Hakkâri mirinin oğlu Nazé’yi istemeye gelir. Nazé’nin babası kızımı ‘o çulsuza nasıl veririm fikrindedir. Verdiği sözü unutur. Kızını Hakkâri mirinin oğluna vermek için pazarlığa oturur. Nazé babasının divanında onun pazarlığı yapıldığını öğrenir. Babasının silahını dolaptan çıkartır. Odaya dalar. Elindeki silahı gelenlere doğrultur. Öfke ve kızgınlıkla bağırır: “ o hangi namusuzdur ki nişanlı kızı istemeye cesaret ediyor. Onu bana gösterin.” Odadakiler neye uğradıklarını şaşırırlar. Hakkâri’den gelenler sessice odadan çıkar, atalarına biner giderler. Heso’nun yedi yılı tamamlanır. Nazé’yi istemeye gelir. Başka çaresi olmayan Nazé’nin babası kızını verir. Heso, Nazé’yi düğünsüz götürür. Heso, ağabeyi Qulîxan’ın yanındadır. Qulîxan’ın eşi Nazé ile Heso’yu evinde istemez. Onları hiç mi hiç sevmez. Heso iyice hastalanır. Kimse derdini sormaz. Nazé her ne kadar hekime götürelim dese de Heso kabul etmez. Hekime verecek paraları olmadığından gidemezler. Qulîxan da eşinin korkusundan Heso’yu parasıyla hekime götüremez. Heso, cüzam hastalığına yakalanmış, bedenindeki yaralar gün geçtikçe çoğalmaktadır. Çevredekilerin baskısıyla Qulîxan kardeşi Heso’yu Van’daki hekimlere götürmeye razı olur. Hekimler Heso’nun yaralarını görünce Qulîxan’a bağırırlar. “Hastalığı çok geçmiş neden daha erken getirmedin” Qulîxan korkar. Heso’nun hastalığının ölümcül olduğunu anlar. Hekimler onu şikâyet ederler ve yakalanır korkusuyla kardeşini hastanede bırakıp köye kaçar. Hekimler ölümcül ve bulaşıcı olduğunu tahmin ettikleri bu hastayı ne yapacaklarını tartışırlar. Bazıları onu zaten ölmek üzeredir daha fazla acı çekmesin bir ilaçla öldürüp gömelim der bazıları buna karşı çıkar eceli ile ölmesini bekleyelim der. Nazé, Qulîxan’ı karşılar. Heso’ya ne olduğunu sorar. Qulîxan, Nazé’ye hiçbir cevap vermez. Sessizce eve gider. Nazé dayanamaz. Babasının evinden bir at alır. Saçlarını erkek saçları gibi kısa keser. Erkek kıyafeti giyer. Ata binip Van’a gider. Hekimler hala kendi aralarında Heso’ya ne yapacaklarını tartışırlar. Nazé Heso’yu ve hastalığını tarif ederek Heso’yu bulur. Hekimlere yakını olduğunu söyler. Hekimler memnuniyetle Heso’yu Nazé’ye verirler. Heso şuurunu yitirmek üzeredir. Yarı baygındır. Nazé önce onu ata bindirir. Kendisi Heso’nun arkasına geçerek atı sürer. Evde onu başka bir odada yatırır. Qulîxan’ın eşi bu durumdan hiç memnu değildir. Söylenip durur: “ Ben ve çocuklarım hastalık kapacağız bir an çare bul Qulîxan!” Qulîxan ne yapacağını bilmez bir durumdadır. Bir yandan kardeş yüreği öte yandan eşinin söylemleri. Artık eşinin söylemlerine dayanmaz. Bir gün sabahın erken vaktinde evdekiler uyurken Heso’yu evden başak yere götürmeyi düşünür. Nazé’nin kaldığı odaya yavaşça girer. Nazé uyumaktadır. Heso’nun kaldığı odaya gider. Heso uyumaktadır. Onu omzuna atar. Ata bindirir. Köyden hızla uzaklaşır. Hesen Evdal ırmağı kıyısına getirir. Nehir kıyısında ona ağaçlardan bir gölgelik yapar. Heso’yu gölgeliğin altına bırakır. Yanına birkaç günlük yemek ve bir testi su bırakır yanına. Qulîxan kardeşi Heso’nun yanından ayrılırken içi yanar ama bunu yapması gerektiğine kendini ikna eder. Nazé sabah uyandığında ilk iş olarak Heso’nun kaldığı odaya gider. Heso’yu görmez. Sağa sola koşar. Qulîxan’ın yanına gider. Heso’ya ne olduğunu nerde olduğunu sorar. Qulîxan üzgün bir tavırla: “siz uyurken öldü. Onu gömdüm” der. Nazé, “inanmam” der “ bana mezarını göster” Qulîxan, “ hastalığı tehlikeli olduğundan onu köy dışına gömdüm” der Nazé çaresizce odasında dolanıp durur. Günlerce ne yer ne içer. Ağlamaktan gözleri şişer. Qulîxan’ın eşi Nazé’nin güzelliğini kıskanır. ‘Ya Qulîxan Nazé’ye âşık olursa ve onunla evlenirse’ der kendine. Bunun da bir çaresini bulur. Gece kocasına veryansın eder. “ yengen oruspu olmuş haberin yok. Şerefimiz beş paralık oldu” der kocasına. Qulîxan, “ Bunu nerden çıkardın” der “Her gece odasına bir genç alıyor. Köydeki konuşmaları da duymuyor musun? Yarında tezi yok onu babasının evine gönder.” 

Qulîxan eşinin dediğini yapar. Sabah Nazé’yi babasının evine gönderir. Nazé’nin babası çok sevinir. Hemen ertesi gün Hakkâri mirinin oğluna haber yollar. ‘ gel kızımı al’ diye.

Hakkâri mirinin oğlu düğün hazırlıklarını yaparak, yanında düğün alayı ile birlikte gelir.

Nazé,

“ Daha evliyim. Heso’nun öldüğüne inanmadan evlenmem” der

Nazé’nin babası köy imamının cebine bir iki altın koyar, imam gelir Heso’nun öldüğüne tanıklık eder.

“Qulîxan’la birlikte gömdük, ellerimle gömdüm” der.

Nazé çaresizce haline ağlar.

Ertesi gün düğün alayı ile Hakkâri’ye doğru yola çıkarlar. Hakkâri’ye giden yol. Hesen Evdal ıramağından geçer. Suyu geçerken, Nazé bir gölgelik görür. Peçesini aralar. Heso’yu görür. Onun yanına gitmek isteğini söyler. Düğün alayının başı kabul etmez. Nazé ısrar eder yine kabul etmez. Düğün alayının başına şunu der:

“ O daha nikâhlımdır. Benimle iki şahit gönderin boşasın”

Düğün alayı başı kabul eder. Nazé yanına iki kişi alarak Heso’mun kaldığı yere gider.

Heso’nun yaraları kurtlanmış, yaralarından irin ve kan akmakta. Nazé sevdiğini o halde görünce kendinden, dünyadan her şeyden nefret eder. Heso’nu yanı başına diz çöker. Ağlamaklı olur. Kendine ve ona acımaktan göğsü dolar. ‘ Heso dengbéjdir. Bir klam söylersem belki kendine gelir onu hala sevdiğimi anlar’ der ve klamını söyler:

Hey li min li min rebené

Kesî nedî dewré bedelé zemana

Salox nedane, bav çewa rabe

Keça bi mér di mal De bide mér e.

Siwaro siwaro hey hey li min

Ax were birîndaro

Ax lo lo birîndaro

Ezé bi diyaré Geliyé Zîla çemé Hesen Evdalé ketim

ji xema dilé xwere, dilé min bi ta ye

kuro malxirabo bejna min bilid e

ji te re pira li ser heft riyaye

gulçîçeke dozdeh wara ye

eva îro sé şev sé roj e

di mala bavé min de xélî li civiyane

heft hezar qelené min

penç çek xelata min e

nexweşo birîndaro ka seré xwe

Ez nizanim birîné te çewane

nexweşo birîndaro qasekî seré xwe rake

li xemla min meyzeke.

Wele wayé du şahid

Di navbera me de sekinîne

Ez iro hatıme xatiré xwé ji te bixwazim

Ez nizanim birînén te çewane

Siwaro hoy hoy li min

Lé lé Nazé rebené sibe ye

Ezé bi diyaré Geliyé Zîla

bi çemé Hesen Evdalé dikevim

Ji kula dilé xwe u te re tev bi dar e

Dilé min Evdalé Xwedé hélina teyré lal e

Nazé, tu bi xatiré Xwedé bikî

Tu hatî xatiré xwe ji min dixwazî

Bi vé gotina hané te goşté cané min heland

Kezeba min di nava min de kiriye parî parî

Wele éşa min ji Xweda yé xéra ye

Xwedé éşa te nede tu kuré caméra

Du canik û du ciwana

Heft sal keti bû cané min Nazé

Ax were were birîndaré

Eré Nazé te picûké li ber miradé

Te çav reşé, bejin bilindé, gerden qazé

Te sing spiyé beleké ji berfa çiyaké

Li ser xalîyané

Birîndaro çıma pé nekir miradé

Lé lé Nazé, tu bi xatiré Xwedé bikî

Tu hatî xatîré xwe ji min dixwazî

Tu giyayé biné min teze bike

Birîndaro bila seré xwe deyné razé

Nazé…

Nazé Dibéje:

Dewra dewra ha dewra

Nexweşo birîndaro sibe ye

Ezé bi diyaré Geliyé Zîla

bi çemé Hesen Evdalé dikevim

ji xema dilé xwe re

Nexweşo birîndaro

dilé min hélina teyré li etek e

teyr firiyane refé qaz û qulingan

teyrekî wa pir belek e

ez kurbana te me

gunhé xwe bi halé xwe neyne

ezé çoka xwe deynim

seré xwe li ser çoka min deyne

de rabe rûné desté xwe veke

duayé nexweşan li cem rebé alemé yek bi yeke

hey hey li min

de biqûrban rabe

emé duayekî ji rebé alemé bixwazin

xweda xwedakî mezin e

belkî éşa cané te li cané min peyde bike

bila ez piştî Hesené xwe

jı kesî re ne bim bermaliya teze

siwaro hoy hoy li min

ax were were birîndaro

Heso dibéje:

Lé lé Nazé rebené sibe ye

Ezé bi diyaré Geliyé Zîla

bi çemé Hesen Evdalé dikevim

Ji kula dilé xwe u te re té bi gur e gur e

Lé lé nazé rebené

Dilé min hélina teyré li siniré

Lé lé nazé kulén dilé min giran e

Xema dilé min li hundir e

Îro ava geliyé Zîla çemé Hesen Evdalé

Té bi ser me ve gur e gur e

Bese Nazé, tu bi xatiré Xwedé bikî

Tu hatî xatiré xwe ji min dixwazî

Bi vé gotina hané

Çewa tu cuzan û meqesen berberan

Bidî seré dil û cegeré min

Ji xwe re bibirî Nazé…

Ax were were birîndaré

Eré Nazé te picûké li ber miradé

Te çav reşé, bejin bilindé, gerden qazé

Te sing spiyé beleké ji berfa çiyaké

Li ser xaliyané

Birîndaro çima pé nekir miradé

Lé lé Nazé, tu bı xatıré Xwedé bikî

Tu hatî xatiré xwe ji min dixwazî

Tu giyayé biné min teze bike

Birîndaro bila seré xwe deyné razé

Nazé…

Nazé dibéje:

Dewra dewra ha dewra

Nexweşo birîndaro sibe ye

Ezé bi diyaré Geliyé Zila

bi çemé Hesen Evdalé dikevim

bayé bi xerez e

Îro ava geliyé Zîla çemé Hesen Evdalé

Té bi ser me ve xwar û bi lez e

Nexweşo birîndaro

gunhé xwe bi halé xwe neyne

ezé çoka xwe deynim

seré xwe li ser çoka min deyne

de rabe rûné desté xwe veke

duayé nexweşan li cem rebé alemé yek bi yeke

hey hey li min

de bi qûrban rabe

emé duayekî ji rebé alemé bixwazin

xweda xwedakî mezin e

belkî éşa cané te li cané min peyde bike

bila ez piştî Hesené xwe

ji kesî re ne bim bermalîya teze

siwaro hoy hoy li min

ax were were birîndaro

ez îdî seré xwe giré nadim bi xelîya sor gevez e

siwaro hoy hoy li min

ax were were birîndaro

Heso dibéje:

Lé lé Nazé rebené sibe ye

Ezé bi diyaré Geliyé Zîla

bi çemé Hesen Evdalé dikevim

Ji kula dilé xwe û te re tev bi dar e

Îro ava geliyé Zîla çemé Hesen Evdalé

Té bi ser me ve bi mél xwar e

Belkî xwedé ayé min ji birayé min re nehéle

Çewa bi gotina jina xwe dike

Bi çembıié min digire

Davéje Geliyé Zîla çmé Hesen Evdalé

Hewar e li min hewar û gazi ye

Li min firaz e

Nazé tu bi xatiré Xwedé bikî

Tu hatî xatiré xwe ji min dixwazî

Xwe berdee keviya çemé Hesen Evdalé

Ji min re bînî tasek ava sar e

Ax were were birîndaré

Eré Nazé te picûké li ber miradé

Te çav reşé, bejin bilindé, gerden qazé

Te sing spiyé beleké ji berfa çiyaké

Li ser xaliyané

Birîndaro çima pé nekir miradé

Lé lé Nazé, tu bi xatiré Xwedé bikî

Tu hatî xatiré xwe ji min dixwazî

Tu giyayé biné min teze bike

Birîndaro bila seré xwe deyné razé

Nazé…

Nazé Heso’ya su getirmek için kıyıya iner. Döndüğünde Heso can vermiştir. Bazı dengbéjlere göre ölmek için dua etmiş ve duası kabul olunarak o an can vermiştir. Bazılarına göre de Hesen Evdal ırmağına atarak intihar etmiştir. 

**

Türkçesi

Nazé söyler:

Hey hey kara bahtım

Babanın, nikâhlı kızını evinde evlendirmesi

Hiçbir çağda ne görüldü ne de duyuldu

Hey süvari hey

Ah yaralı sevgilim

Heso’nun içi gider Nazé’nin bu klamı ile. Heso, benimle alay etmeye gelmiş, der. Nazé klamını sürdürür:

ah yaralı sevgilim

içimizdeki hüzün için

Zîla vadisini Hesen Evdal ıramağını gezdim durdum

ah yaralı sevgilim, uzun boyluyum

senin için yedi yoldaki köprüyüm

on iki yurdun çiçeğiyim.

Üç gün üç gecedir görücüler babamın evinde toplanmış.

Yedi bin başlık param

Beş takım elbise hediyem

Hasta, yaralı sevgilim

Başını bir için kaldır

Giyimimin güzelliğini gör.

İki şahit aramızda durmuş.

Bana güle güle demeni bekliyorum

Acaba yaraların nasıl?

Hey süvari hey

Ah yaralı sevgilim

Heso’nun içi gider Nazé’nin bu klamı ile. Heso, benimle alay etmeye gelmiş, der. Nazé klamını sürdürür:

ah yaralı sevgilim

içimizdeki hüzün için

Zîla vadisini Hesen Evdal ıramağını gezdim durdum

ah yaralı sevgilim, uzun boyluyum

senin için yedi yoldaki köprüyüm

on iki yurdun çiçeğiyim.

Üç gün üç gecedir görücüler babamın evinde toplanmış.

Yedi bin başlık param

Beş takım elbise hediyem

Hasta, yaralı sevgilim

Başını bir için kaldır

Giyimimin güzelliğini gör.

İki şahit aramızda durmuş.

Bana güle güle demeni bekliyorum

Acaba yaraların nasıl?

Hey süvari hey

Ah yaralı sevgilim

Heso, klamla Nazé’ye cevap verir:

Heso söyler:

Zavallı sevgilim sabahtır

Zîla vadisi Hesen Evdal ırmağı ağaçlıdır

İçimdeki kederden içinde gezdim durdum

Ben zavallının yüreği dilsiz kuşun yuvasıdır.

Nazé bana güle güle demeye gelmişsin

Bu sözünle canımı erittin

Ciğerimi içimde parça parça ettin

Hastalığım rahman olan Allahtan’dır

Senin hastalığın bulaşmasın hiç kimseye

İki genç yüreğe bulaşmasın

Yedi yıldır hastayım Nazé

Ah gel gel yaralı sevgilim

Muradına erecek küçüğüm Nazé

Kara gözlüm, selvi boylum,

Nazlı gerdanlı

Göğsü dağların karından daha beyaz Nazé

Yaralı yüreğim neden kavuşmadı sana

Ah Nazé vedalaşmaya gelmişsin

Allah rızası için altımdaki otu tazele

Başımı koyup uyuyayım Nazé

Nazé söyler:

Yaralı sevgilim yüreğim dağ eteğindeki kuş yuvasıdır.

Kaz ve turna sürüsü uçtu gönlümden

Birisi beyaz kanatlıdır.

Kurban olduğum haline acıma

Gel başını dizime koy

Ellerini aç

Hastaların duası Allah katında birebirdir

Kurban olduğum sevgilim

Âlemin Rabine dua edelim

Allah büyüktür belki hastalığın bana da bulaşır

Hesen’imden sonra kimseye olamayayım yar.

Hey süvari hey

Ah yaralı sevgilim

Heso söyler:

Zavallı sevgilim sabahtır

Zila vadisi Hesen Evdal ırmağı ağaçlıdır

İçimdeki kederden içinde gezdim durdum

İçimdeki kederden

Heso söyler:

Sevgilim,

Yüreğim sınırdaki kış yuvası

Yürek yaram büyüktür

İçtedir hüznüm

Bugün Zila Vadisi Hesen Evdal ıramağı

Üzerimize gürül gürül akar

Yeter Nazé, vedalaşmaya gelmişsin

Bu sözünle

Sanki berber makası ve usturasıyla

Kalbimi ciğerimi kesersin Nazé…

Ah gel gel yaralı sevgilim

Muradına erecek küçüğüm Nazé

Kara gözlüm, selvi boylum,

Nazlı gerdanlı

Göğsü dağların karından daha beyaz Nazé

Yaralı yüreğim neden kavuşmadı sana

Ah Nazé vedalaşmaya gelmişsin

Allah rızası için altımdaki otu tazele

Başımı koyup uyuyayım Nazé

Nazé söyler:

devran devran ah devran

ah yaralı sevgilim

içimizdeki hüzün için

Zila vadisini Hesen Evdal ıramağını gezdim durdum

Garazlı rüzgâr eser

Zila vadisi Hesen Evdal ıramağının

Suyu coşkun ve dalgalı akar

Kurban olduğum haline acıma

Gel başını dizime koy

Ellerini aç

Hastaların duası Allah katında birebirdir

Kurban olduğum sevgilim

Âlemin Rabına dua edelim

Allah büyüktür belki hastalığın bana da bulaşır

Hesen’imden sonra giymeyeyim gelinlik

Hey süvari hey

Ve kızıl peçe

Ah yaralı sevgilim

Nazé söyler:

devran devran ah devran

ah yaralı sevgilim

içimizdeki hüzün için

Zila vadisini Hesen Evdal ıramağını gezdim durdum

Garazlı rüzgâr eser

Zila vadisi Hesen Evdal ıramağının

Suyu coşkun ve dalgalı akar

Kurban olduğum haline acıma

Gel başını dizime koy

Ellerini aç

Hastaların duası Allah katında birebirdir

Kurban olduğum sevgilim

Âlemin Rabına dua edelim

Allah büyüktür belki hastalığın bana da bulaşır

Hesen’imden sonra giymeyeyim gelinlik

Hey süvari hey

Ve kızıl peçe

Ah yaralı sevgilim

Heso söyler:

Zavallı sevgilim sabahtır

Zila vadisi Hesen Evdal ırmağı ağaçlıdır

İçimdeki kederden içinde gezdim durdum

Allah bana yapılanı kardeşimin yanında bırakmasın

Nasıl kadının (karısının)

Dediğini yaptı

Beni bu ıssız yere attı

Allah ahımı yanında bırakmaksın

Ah gel gel yaralı sevgilim

Muradına erecek küçüğüm Nazé

Kara gözlüm, selvi boylum,

Nazlı gerdanlı

Göğsü dağların karından daha beyaz Nazé

Yaralı yüreğim neden kavuşmadı sana

Ah Nazé vedalaşmaya gelmişsin

Allah rızası için nehir kıyısına in

Bana bir tas su getir